5 Temmuz 2010 Pazartesi

Şiir Kitaplarına Kenar Notları VI

“Ay Konuşsun” Üzerine

AHMET ADA

“Ay Konuşsun” Aydan Yalçın’ın ikinci şiir kitabı. İlk kitabı “Aşkence” 2007 yılında yayımlanmıştı. Aydan Yalçın 1964 Mersin / Silifke doğumlu. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü mezunu. Şiirlerini 2000’den sonra çeşitli edebiyat dergilerinde yayımladı. İlk kitabı “Aşkence”de kendini dışarıda tutarak bir gözlemci gibi umudu, umutsuzluğu, aşkı, hüznü, özgürlüğü dile getirmişti. Kimi zamanda “ben” söylemiyle, biraz dik, biraz âsi bir sesle saydığım izlekleri ‘yapı’ya dönüştürmüştü. Alttan alta, yumuşacık bir ses tonuyla beslenen lirizm şiirlerinin başat öğesiydi. “Kirpik Ucunda Ağladı Şiir” gibi iyi şiirler de yer almıştı o kitabında. Ne ki, asıl ustalık dönemi şiirleri, kimi kusurlarına karşın, “Ay Konuşsun” ile erken geldi. (Hayal Yayınları, 2010)
“Ay Konuşsun” “Kader kitabının aynı sayfasında yazılıyız biz” dizeleriyle açılıyor. Pasternak’ın bu dizelerinden sonra, kitabını ailesine adamış Aydan Yalçın. (Hemen belirteyim, lirizmin “ay”, “yıldız”, “gece”, “mehtap”, “aşk” gibi izleklerden beslenmesi, giderek ortak sözcükler kümesinin oluşmasına neden oldu. Aynı şiir havzasından beslenen şairlerin çoğalması şiiri tekdüze, bıktırıcı, gerçeklikten uzaklaşan bir konuma sürükledi. Öyle ki, ‘anti-lirik olmak’ bir almaşık gibi göründü bazı şairlere. Lirizmden alandan kaçarken ‘çorak’ bir araziye girdiler.) Aydan Yalçın’ın şiiri gerçekliğe bulanmış bir lirizmi içeriyor. Bu bakımdan, gerçeklikle ilişkinin kurulmasını önleyen çok az klişeleşmiş söz var: saçlarım yıldız / yüreğimin ay süzmesi” (s.36) gibi. Bir de, “baş koyduk karanlığın çekilecek ipi” (s.41) gibi klişe dizeler çok az, ama olmaması da özlenir. Toplumsal kaygıları dile getirmeye çalıştığı “Emperyal” başlıklı şiirin bu kitapta olmaması gerekir. Daha seçici davransa kitabı arınacak. Örneğin, estetiksel yönden ortalama düzeyde kalmış “gözlerin bir çift kurşun” (s.47) gibi dizeler olmayacaktır kitabında: “zamanı kaybettim ve buldum / sarsak ve çipil gözlü bir kentte” gibi “ve” bağlacını sıkça kullandığı dizelerinde, dizeyi bölmesi hoş değil. O dizeleri şöyle kurabilirdi :
zamanı kaybettim, buldum
sarsak, çipil gözlü bir kentte

Yazma arzusu kimi zaman küçük kusurları görmemizi öteliyor.

“Ay Konuşsun”un sade bir tasarımı var. Boris Pastenak’ın dizesiyle açılan ilk bölümden sonra “İçimin Kamburu” başlıklı bölüm geliyor. 30 parça uzun bir şiir “İçimin Kamburu”. Aydan Yalçın asıl ustalığını bu şiirde gösteriyor. İnsanın yeryüzündeki duruşu, varoluşu, ölüm ve dirim sorunları bu uzun şiirde dile getiriliyor. Şiirde konuşan öznenin varoluşu doğayla bütünleşmiş olarak yansıtılıyor. Öznenin yaşam serüveni, ölüm-dirim karşıtlığı içinden aktarılırken, yaşam felsefesi de açığa çıkıyor. Biçim yönünden de kusursuz. Bilgece bir söylem dikkati çekiyor. Zaman zaman âsi bir söyleme dönüşebiliyor:

yaşıyorum bugün
kendime intiharı yakıştıramadığımdan
çek git
teğet geç ölüm
(s.83)

Bu uzun şiirin 29. ve 30. bölümü Özgür’e ithaf edilmiş. Çocukluk yaşamına, Akdeniz’e özlemi dile getiriyor. Kısaca şu söylenebilir: Aydan Yalçın’ın şiiri, “İçimin Kamburu” başlıklı şiiriyle, estetiksel düzlemde iyiyi işaret ediyor.

Yadırgadığım bir durum: Aydan Yalçın’ın şiirlerinde ‘kadınlık’ olgusu ile bedene yönelik bir kazı göze çarpmıyor. Genel insanlık halleri kendi ruh halinin içinden dile getirilirken ‘kadınlık’ durumu, biyolojik farklılık dışta tutuluyor. Bu alan çok ince, kırılgan duyarlıklara, ayrıntı zenginliğine, başkaldırıcı gizilgüce açık oysa. Gündelik yaşam ve kadınlık; belki bu başlık Aydan Yalçın şiirini yeni bir “yolda olma haline” dönüştürecektir.

Aydan Yalçın ikilikler, dörtlükler vb. kümelerle kuruyor şiirinin yapısını. Bölümleri genellikle numaralandırıyor. Küçük harfle kurduğu dizelerinde çok az noktalama işaretlerine başvuruyor. Biçim oyunları, sözdizimini bozma, boşluklar görünmüyor. “İstiridyelerden inip gemilere binen şair Baki Ayhan T.’ye adadığı “İstiridyede Göç” (s.10) başlıklı şiirinde, şiirin konuşan öznesi, “bir istiridyeye girerim /en beyaz yanımla” (s.11) gibi çok ince bir duyarlığa açılabiliyor. Dingin bir ruhla yazıyor. Şaşırtmıyor beni. Şaşırtıcı, çarpıcı dizeleri yok Aydan Yalçın’ın. “Dar Uyku” gibi duyarlığın üste çıktığı; “Çağrı” gibi tekrarlarla elde edilen ritimsel özelliği olan şiirlerinde estetiksel düzel yükseliyor. Bütün şiirlerinde bu özenin olması özleniyor. O nedenle, Aydan Yalçın, daha seçici, daha kılı kırk yaran bir tutum içinde olmalıdır.

Aydan Yalçın’ın şiiri, başka şairlerden alıntı dizelerle başlayan, ama göndermeleri daha çok içindeki çocuğa olan, kişisel, kendi söylemini geliştiren bir şiir. Bir çeşit sadeliğin, dolambaçsız, masumiyeti kendinde olan, yapı kurmayı amaçlayan ve bunu da başaran bir sözün şiiri: “rüzgâr bekler bir harmanda buğdayım” (s.65) diyor ya, aslında doğayı insanın yanında gören, doğadaki görünmeyeni görünür kılan bir şiir diline ulaştıkça ürpertici şiirler yazacaktır Aydan Yalçın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler